MODERN DÜNYA SIKINTILARI: GAFLET VE ANHEDONİ - VEYSEL TAŞKIRAN

MODERN DÜNYA SIKINTILARI: GAFLET VE ANHEDONİ - VEYSEL TAŞKIRAN

 

modern dünya sıkıntıları: gaflet ve anhedoni


tek hakikat olan Zât-ı Akdes'in adıyla yazmaya başlıyorum


zaman durmadan akıyor. bu seriye başlama kararı aldığımdan bu yana bir hafta geçmiş. zaman, bizi daima bilinmezin kucağına doğru atmak için çabalıyor sanırım. biz de onun akışkanlığı içerisinde ineceği menzili bilmeyen yolcular gibi akıp gidiyoruz. insanın varoluşundan bu güne binlerce nesil gelip geçti. onlardan hiçbiri, elde ettiği başarılara rağmen dünyada kalıcı olamadılar. hâl böyleyken dünyanın gelip geçici oluşunu, yok oluşa sürüklendiğini aklımızdan çıkarmamız gerekiyor. evet, bu düşünce üzerinde devamlı tefekkür etmek önemli birtakım kazanımlara bizi ulaştıracaktır.


hakiki insan zamanın üzerine gelip onu geçtiği insan değildir kannımca. aksine o zamanı kendinde hallâç eder, o zamanın üzerine işler ve vakit içinde vakit doğurtur. içinde yaşanılan ânın iyi değerlendirilmesi ve daima bilinç düzeyinin korunması gerçekten kendini gerçekleştirebilmiş kişilerin vasfı olabilir. 


bu yüzden, sevgili kardeşlerim, zamanı iyi kullanmak adına oldukça çaba göstermeliyiz. bir an dahi gaflet hissine kapılmamalıyız. bununla şunu kastediyorum, insanın zihni gün içerisinde bazen çok derin meseleleri anlayacak hâle gelebilir bir kıvamdadır. bazen ise en basit meseleyi bile fehm edebilmekten aciz kalır hâldedir. bu belki birkaç saat içinde, dakikalar içinde değişebilir ve biri diğerinin yerini alabilir. gaflet ise insanın kendini bilemediği anlardır. hepiniz deneyimlemişsinizdir, bir şeyi yapmak için odadan çıkarız, neden çıktığımızı unuturuz. bir şeyi aramaya başlarız, neyi aradığımızı unuturuz. bir kitap okumaya başlarız, bir üstteki paragrafı unuturuz. bunların kaynağı gaflettir. gaflette olan kişiye gâfil denilir. 


isfâhâni'ye göre gaflet yeterince uyanık olmayan ve yeterince dikkatli davranmayan insanların akıllarının hâlidir. gerçekten de insanın uyanık olmadığı, dikkatini odaklayamadığı anlar olmaktadır. bu durumda yapılması gereken her ânın belli bir idrak düzeyinde yaşanmasıdır. bu idrak düzeyi söz gelimi nefese odaklanmak, tefekkür sürecini hayata yaymak ve dikkati bir noktaya toplamak gibi eğitimsel araçlarla sağlanabilir. burada bunların doğrudan kendilerine önem atfetmiyorum. aksine önemli olan uyanıklıktır. bunlar ise insanı uyanıklığa götürebilecek araçlardır. dikkatsizlik, gaflet ve dikkatin dağınıklığını şu misalle iyi anlayabiliriz. şayet bir mercek bir kağıt üzerinde daima hareket ettirilse o merceğin kağıda yönelik hiçbir tasarrufu olamaz. oysa bir mercek sabit dursa ve kendisine yansıyan ışınları kendi ölçüsünde kağıda yöneltse, kağıdı yakıp kül edebilir. hakikaten düşünce de böyledir kardeşlerim. sâkinlik, devamlılık ve istek bunu sağlayacaktır ve insanın atın kuyruğu gibi sürekli sallanıp duran zihnî hallerini düzenleyecektir. kendi zihninize bir işi yaparken odaklanın. bir anda alâkasız bir şey aklınıza geliyorsa, bir anda ilgilendiğiniz konudan soğuyorsanız ve başkaca şeyler yapmak istiyorsanız, velev ki yapmak isteyeceğiniz şeyler kendi standartlarınızda ilmî olsun, yine de bu durum bir gaflettir ve üzerinde durulması gereken bir problemdir.


herkesin unutkanlıktan yakındığı modern dünya bir mini-alzheimerlar sergisi hâline gelmiştir. şehir insanını kuşatan berbat koşullar, bilgi akışının sürekli olması, bilginin artık gitgide kolay erişilebilir yapısı belki de bunu besleyen unsurlardandır. bu kondisyonda bir zihne sahip bir kişiden ne âlim olabilir ne ârif olabilir. işte bu durumu çözmek icap etmektedir. bunun için bir sonraki yazımızda bir dizi tavsiyeler verecek ve başkaca problemler üzerinde duracağım. fakat o yazıya geçmeden önce sevgili kardeşlerim, bu durumun farkındalığına varmanızı isteyeceğim.



insan zihni gâflet anında iken en zahir olguları dahi göremez, en basit neden sonuç ilişkisini kuramaz ve böylece düşünce dünyasını imar ederken, bu dünyanın tuğlalarını yavaşça döşerken hata yapmaktan kurtulamaz. dikkatsizlik ve gaflet havarî'ye göre de en büyük musibettir. zira gaflet cehâleti, cehâlet gafleti besleyip dururlar. işte, dikkatli bakınız, ahmak insanların hayatında en önemli öge gaflettir. bu tip insanlar çevrelerine ahmak ahmak bakmaktan, ağızlarını açıp dalıp gitmekten ve böylece vakit öldürmekten başka bir aktiviteyi çok az gerçekleştirirler.oysa derin düşüncelere açık ruhlar böyle bir ruh hali içinde olmamalıdır ve olamazlar. 


unutkanlığa dayanan ve cahillikten beslenen bu halin çok farklı tezahürleri mevcuttur. dikkat dağınıklığı bunlardan biridir. benim de böyle bir arkadaşım vardı. kendisiyle bir saat bir kitabı mütalaa ederdik, son dakikalara doğru konuya ilişkin her şeyden tamamen koptuğun anımsıyorum. belki sizin de çevrenizde böyle insanlar vardır. fakat sevgili kardeşlerim, bizler nazarlarımızı kendimize çevirmeliyiz. sâhi biz uğraştığımız işlerin üzerinde ne kadar sebât edebiliyoruz, dikkatimizi bir noktada ne kadar toplayabiliyoruz? bence bu üzerinde düşünülmesi ve gerekenin yapılması için çaba harcanması gereken en önemli konulardan biridir.

selâm rabbânî insanlara olsun, onlar ki gece ve gündüz hakikat üzere tefekkür ederler, seyilli bir mevzi'de dikilmiş ağaç gibi meyvesini mevsiminde verirler ve dâimâ yaprakları yeşildir.


Veysel Taşkıran

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski