SATILIK ANI
Her birimizi ayakta tutan, hayatı yaşanabilir hale getiren, umudumuzun kaynağı, tüm
özlemlerimizin sebebi anılar; insanoğlunun hatırlamak kabiliyetini oluşturan yegâne şeydir.
Öyledir ki zihnimizde yer eden bazı anılar hiç kaybolmasın isteriz. Anı ölümsüzleştiririz bir
dokunuşla. Sadece görmek yetmez sesli kayıtlar yaparız. Ama bazı anıları kendi el yazımızla
bir sayfaya döktük mü ondan daha kıymetlisi bulunmaz. Çünkü geçmişini bilemeyen
geleceğine yön veremez tarzı zımbırtılar gerçektir. Gelecek ve geçmiş, beynimizin aynı yerinde
değerlendirilir.
Fakat her anı bizim için saklamaya değer değildir. Yok olsun isteriz hiç yaşanmamış gibi.
Unutmak isteriz. Ama bir tuşu yoktur ki bunun silelim. Tedavisi de yoktur ameliyatla söküp
atalım. İşte unutmak da bu kadar zordur. Kederli ve üzgün zamanlarında insanların aldığı alkol
de hafızamızın hipokampüs bölümünü baskılar ve unutmaya bir nebze olsun yarar.
Bunu bilimsel hatta bilim kurgusal ele alalım. Hafızanın bildiğimiz en önemli elemanı
hipokampüs, kısa süreli hafızadaki bilgileri uzun süreli hafızaya aktarır. Kişiye göre değişen
farklı tekniklerle hayatın akışında kilit rol oynar. Dil öğrenirken, sınavlara hazırlanırken, market
alışverişine çıkmadan önce en çok faydalanılan ve en etkili yöntem hikayeleştirmektir. 29.551
kelimelik Hamlet’i ezberlemek pi sayısını ezberlemekten kolay olması da bu yüzdendir.
Peki teknolojinin her şeye sığdığı 21. yüzyıl dünyasında anılarımız teknolojiye sığabilir mi?
Çiplerin peydah olduğu hayatımızda anıları çiplerin içine hapsedip alıp satabilir miyiz? Hiçbir
şeye mümkünsüz gözüyle bakamıyoruz elbette ama bu düşünceler farklı farklı kapılar açıyor
zihinde. Belki Pisa Kulesine gitmek için param yok ama anısını satın almak için var. Üstelik
gerçekten gidip gitmediğimi anlamayacağım şekilde o anıya sahip olacağım. Ya da bir sürü
gizemi barındıran, Atlas Okyanusu’nun binlerce metre derinliğinde öylece duran Titanik
gemisine denizaltı ile ziyaret anısı. Müşterisi çıkacağına emin olabiliriz.
Hayrunnisa Yüncü