GELDİM, GÖRDÜM, YATTIM
Pek çok hedefim, birbirinden tatlı hayallerim var. Hedeflerime ulaşmak, hayallerimin gerçekleştiği bir dünyada yaşamak için aşamayacağım zorluk yok; kendim dışında. Önüme çıkan zorlukların kaynağı başka yerde olduğunda her şey çok berrak görünür gözüme. Düşünür taşınır, olayları iyice tarttıktan sonra doğru olduğunu inandığım şeyi yaparım. Sonuç iyi de olsa, kötü de olsa, hayatın ve başkalarının çıkardığı zorlukları bir şekilde başımdan savuşturabilirim. Ancak sorun benden kaynaklanıyorsa, ki çoğu zaman durum böyledir, hayatımdaki çilelerin ve bilinmezliklerin kaynağı bensem; işte o zaman işler içinden çıkılmaz bir hâl alıyor.
Hedeflerime ulaşmak
için çabalamak yerine, onları gerçekleştirdiğimde olacakları hayalini kurup
durmaktan başka bir şey yapmıyorum. Sürekli erteliyorum, durmadan
hayıflanıyorum. İşlerimi ertelediğim her saniye geriliyorum, sonrasında yapmaya
yeltensem de bu sefer çok gergin olduğum için hiçbir işimi halledemiyorum.
Kendi sınırlarımı bilip gerçekçi hedefler koymak, yavaş ve emin adımlarla
ilerlemektense her şeyi tek seferde, en kısa sürede halletmeye çalışıyorum.
Beceremiyorum, sonra da kendimden nefret ediyorum. Belki de kötülüklerin en
kötüsünü ben kendime yapıyorum. Çünkü kendimi tanımıyorum. Ben kimseyi
tanımıyorum. Kendime, insanlara, çevremdeki herkese yabancıyım. Bakan körüm.
Kendimi, insanları, hayatı tanıyamayacak kadar kör ve sağırım. Hayatta kayda
değer bir şeyler yapmak ve kendimi meşgul tutmak yerine durmadan
endişeleniyorum. Halbuki ayağa kalksam, işin bir ucundan tutsam devamı bir
şekilde gelecek. Ancak her şeyi gözümde o kadar büyütüyor, öyle olmadık şeyleri
bahane ediyorum ki bir türlü başlayamıyorum. Fazla hantalım. Sürekli uykum
geliyor. Masanın başına hevesle otursam bile bir süre sonra sanki tüm gün
hamallık yapmışım gibi yorgun hissediyorum. Uyku yakamı bırakmıyor ve ben ne
okuduğumdan, ne de çalıştığımdan hiçbir şey anlamıyorum. Yaptığım her planın
sonu yatak, yorgan, yastık ittifakı tarafından yenilgiye uğruyor.
İstiyorum,
gerçekten çok istiyorum, Daha çok okumak, içimdeki her şeyi yazmak, derslerimde
daha başarılı olmak, hayata atılmak istiyorum ama yapamıyorum. Nedenini
bilmiyorum, üzülüyorum, öfkeleniyorum, duygularımın yükünden kurtulmak
istiyorum ama tek başıma yolumu bulamıyorum. Sonra korkuyorum. Önümde kocaman
bir hayat olduğunu hatırlıyorum ve bu gerçek karşısında küçülüyorum. Çünkü
hayat böyle geçmez, biliyorum. Ruhum daralıyor, ağlamak istiyorum; sonra tüm
yaşadıklarımın sorumlusunun aslında kendim olduğunu hatırlıyorum ve utanıyorum.
Ağlayacak yüzü bulamıyorum kendimde. Kendimi bu durumdan çekip kurtarmak benim
elimde, bunun farkındayım. Sanırım en kötüsü de farkında olmam. Eğer içimdeki
fırtınalardan, hayatın gerçeklerinden bir haber olsaydım, o zaman her şey için
başkalarını, evreni, hayatı suçlama cüretini gösterebilirdim. O zaman,
yaşadığım hayat yine aynı derecede zavallıca olsa da ruhum duymaz, bu rezil
huylarımı cahilce bir gururla taşıyabilirdim. Ama farkındayım. Kendimden
utanıyorum ve bunu yazarken bile uykumun geldiğini hissediyor olmaktan nefret
ediyorum. Kim bilir, belki de ben bu dünyaya her şeyi huzursuz edici bir
uyuşuklukla karşılamak için gelmişimdir. Kim bilir, belki de ben bu dünyaya
uyumaya gelmişimdir. Geldim, görüyorum ve yakında uyuyacağım.
Havin Jiyan Fidan