ŞİDDET EĞİLİMİ
Şiddet nereden geldi ve nereye gidiyor?
Şiddetin tanımıyla başlayalım.
Bir
devinimin, bir gücün, bir davranışın derecesi, yeğinlik, sertlik ve bunların
getirdiği güç.
Öyle güç
dediğime bakmayın, bu güç fiziksel şiddete ulaştığı an güç olmaktan çıkar ve
bir hastalık olur. İlk ölümü başlatan Kabil, ölümü sonuçlandıracak cesareti
şiddet denen hastalıkta buldu.
Peki
insanlar neden şiddete başvururlar?
Şiddete
başvurmanın nedeni yoktur ve asla haklılık payı da olamaz. Çünkü şiddet bir
ruhsal bozukluktur ve barbarca bir davranış olup insan kimliğini taşıyan
varlıklara yakışmamaktadır.
Tabi şiddet
sadece fiziksel şiddetle sınırlı değil aynı zamanda psikolojik şiddet dediğimiz
bir şiddet türü daha vardır ki bu bana kalırsa fiziksel şiddetten daha kötüdür.
Bir insana
psikolojik şiddet uygulayarak ona kendini değersiz, yetersiz ve çöp gibi
hissettirmek fiziksel şiddetin yarasından daha büyüktür.
Çünkü
fiziksel şiddetin vücudunuzda bıraktığı etkiler geçer ama psikolojik şiddet
insanın ömrü boyunca beyninin bir
köşesine kazılır ve asla unutulmaz.
Fiziksel
şiddete tekrar dönelim.
Günümüzde
özellikle kadınların, çocukların ve hayvanların dar zihniyetli insanlardan
çektiklerine bakacak olursak şiddetin tanımı, günümüzde ataerkil sistemde bazı
erkeklerin kendilerine boyun eğmeyen herkesi cezalandırma isteğiyle ve sahip olduğu fıtrati gücü kadına
uygulamasıyla tanımlanır.
Elbette bu
günümüzde çoğunlukla içinde bulunulan durumdur fakat aynı zamanda bazı erkekler
de kadınlardan şiddet görmektedir.
Şiddet
işleri kolaylaştırmaz, daha beter bir hale sokar. İnsanı dönüşü olmayan
sonradan pişman olacağı şeyleri yapmaya iter.
Şiddettin
temelinde ne vardır diyecek olursak,
Ona bir
sonraki yazımda detaylı şekilde değineceğim.
Bu yazıyı
sadece bir önsöz olarak düşünün.
Son olarak
şiddet, sebebi ne olursa olsun ve kim bu eğilimde bulunmuş olursa olsun, kabul
edilemez ve normalleştirilemez bir davranış biçimidir ve kontrol edilmemesi
halinde ciddi sonuçlara neden olacak ruhsal bir hastalıktır.
Bunu kontrol
etmek sizin elinizde,
Şimdilik
yazacaklarım bu kadardı sonraki yazıda görüşmek dileğiyle.
Rukiye Turan