BAĞIMSIZLIĞIN BAĞIMLILIKLARI
Her bağımsızlığın birer bağımlılığı vardır.
Bağımsızlık bile belirli etkiler mevcutsa sağlanan bir
fiilse, insanın her konudan hiçbir mecburiyeti olmadan sıyrılacağını düşünmesi
ne kadar saçmaydı.
“Ama bağımsızlık neye bağlıdır ki?” dediğinizi duyar
gibiyim.
Bu konuyu bir örnek üzerinden ilerleyerek açmak istiyorum.
Özgürlük kavramından ilerleyelim.
Reşit olmuş her bireyin sorguladığı bir kavramdır, özgürlük
kavramı.
Aristo’ya göre insan “düşünerek” özgür olur.
Nietzsche’ye göre özgür olmak “kendin olarak kalmaktan”
geçer.
Sartre “eyleme geçtiğinde” özgür olacağını,
İbn Rüşd ise “vicdanlı olarak” özgür olacağını savunmuştur.
Filozofların açıklamalarına bakıldığında bile özgürlüğün pek
çok şeye bağlı olduğunu anlayabiliriz.
Özgürlük,
Aristo’ya göre “düşünmeye”, Nietzsche’ye göre “kendin olarak
kalmaya”, Sartre’a göre “eyleme geçmeye”, İbni Rüşd’e göre “vicdanlı olmaya”
bağlıdır.
Özgürlük olarak adlandırdığımız kavram bile pek çok şeye
bağlıyken, her konuda herhangi bir bağımlılığımız olmadan davranabileceğimizi
düşünmek bana göre absürt kaçmakta.
Vazgeçmek ise,
Özgürlük gibi pek çok şeye bağlıdır.
Şu dünyada insanoğlunun vazgeçemeyeceği hiçbir şey yoktur.
Çünkü insan her konuda bir şeye bağlı -mecburiyeti- olduğunu
anladığı vakit vazgeçer.
Başından beri anlatmış olduğum bağımsızlık kavramı ise
birebir tanımda yer alan bağımsızlık değil.
Şöyle düşünelim:
Sizi bu dünyaya bağlayan şey nedir?
Anneniz mi? Hedefleriniz mi? Sevdikleriniz mi?
Sizi bu dünyaya bağlı kılan şey nedir?
Bu soruya verdiğiniz cevap sizi bağımsız olmaktan alıkoyan
bağımlılığınızdır.
Kaçınız yaşamak istediği için yaşıyor?
Yani şunu demeye çalışıyorum; kaçınız her şeyden bağımsız
olarak yaşamak istiyor?
Elinde bir sebebi olmamasına rağmen yaşamak isteyen insan
gerçekten yaşayan insandır.
Bağımlılıklardan -mecburiyetten- ötürü yaşayanlar ise
aslında hiçbir zaman gerçekten yaşamamış insanlardır.
Bu konuda Oscar Wilde’n anlattıklarımıza uygun bir sözü
vardır:
“Yaşamak çok nadir rastlanan bir şeydir. Çoğu insan sadece
var olur. O yüzden kendimize şunu sormalıyız: ‘ben yaşıyor muyum, yoksa sadece
nefes mi alıyorum?’”
Bana göre bu sözü dünyanın en haklı sözü, hatta bana kalırsa
dünyanın her yerine asılması gereken bir söz.
Daha önce değindiğim gibi insan her konuda bir mecburiyeti
olduğunu anladığı zaman vazgeçer.
Sadece sizi dünyaya bağlayan şeyler var diye yaşayamazsınız.
Bir gün sizi bağlayan şeylerin tümünü kaybettiğinizde dönüp
aynadaki yansımanıza bakacak ve aslında yaşamadığınızı fark edeceksiniz.
Bu dünyaya bir kere geldiyseniz öyle kolay gitmeyi
istememelisiniz.
Yaşamak eylemini hakkını vererek yapmalısınız.
Sebepleriniz var diye yaşamamalısınız, kendiniz için
yaşamalısınız.
Çünkü yaşamaya sahip olduğunuz bağımlılıklar odaklı
bakarsanız, bir gün sahip olduğunuz tüm bağımlılıklar size anlamsız gelecektir.
Şayet dünyaya bir kere geldiyseniz ve bir kere yaşamak
eylemini gerçekleştirdiyseniz bunun devamını getirmelisiniz.
Unutmayın,
Bu dünyaya sadece zevklerimizi, sevdiklerimizi,
isteklerimizi tatmin etmek için gelmedik.
Bu dünyaya kendimizden birer iz bırakmaya geldik.
Ve sahip olduğumuz tüm yaşama bağımlılıklarını bir kenara
bırakıp kendimize sormalıyız:
Sadece bağlı olduğum durumlar var diye onlardan bağımsız olmak için yine bir
bağımlılığım var olacak diye mi yaşamalıyım?
Yoksa karşımda var olan eşsiz dünyaya kendimden bir şeyler
bırakarak ve yaşamak tabirini tam anlamıyla gerçekleştirerek mi yaşamalıyım?
Başta değindiğimiz özgürlük bana göre yaşamaktır.
Yaşadığınız müddetçe özgürsünüz.
Bu özgürlüğü öyle kolay bırakmayın.