DİNLEMEK VE ANLAMAK
İnsanlar birbirini dinlemiyor. Belki de kimsenin
fikri başka birine hitap etmiyordur. Dinledikleri zaman da kendi algılarına göre
şekillendiriyorlar. Söylenilen sözleri en basitine çekiyorlar. Kendimden örnek
verecek olursam anlattıklarım genelde mizaha vuruluyor. Aslında bazen mizah
yaparken bile bazı şeyleri anlatıyorum fakat genele bağlarsak çoğunluk eğlence
aradığı için derine inmeyi akıllarından bile geçirmiyorlar ve tabii ki de basit
olanı seçmekten hiç şüphe duymuyorlar.
Evet
tabii ki de bazı konularda, olaylarda veya alanlarda basit olanla yola devam
etmek doğru olabilir ama bazı farklı konularda söylenenleri, cümleleri
anlamlandırabilmek için basite kaçmak doğru bir seçenek değildir. Olayların
derinine inmeden yüzeysel olarak inceleyerek çözüme ulaşabilir
miyiz? Sanmıyorum. Bu ne kadar doğru olurdu ki? Farklı bir açıdan değerlendirirsek
insanların sizi dinlemesi için hitabetinizin de etkili olması
gerekir. Dinlenmeme nedenim veya nedenimiz belki de budur. Ara ara susmakta
gerekiyor, kendi içimizi dinleyebilmek için susmak ve sadece dinlemek doğru bir
karar olabilir.
Sonuç
olarak ben dinlenmediğimi anlayınca susuyorum ve dinliyorum. Belki de hala
dinliyorumdur. Dinleyerek,sorunları aramak için yola koyuluyorum. Bizi
dinlemeyenler basiti seçenler miydi? Yoksa bizim hitabetimiz etkili değil
miydi? Kullandığımız kelimeler mi uygun değildi? Susuyorum, dinliyorum ve
yazıyorum. Ne yazdığımı bilmeden yazıyorum. Sorunları düşünerek ve yazarak çözüme
kavuşturabilecek miydim? Bilmiyorum. Çözüme ulaşmasa bile bana katkısı olacağına
inanıyorum. Yazıyorum…
Şiyar Özdemir