POST-TRUTH ÇAĞDA LİMBİĞE DOKUNAN
BİLİM
Günümüz modern insanının hayatı,
gözümüzle göremediğimiz fakat beynimizin korkunç derecede etkilendiği datalarla
(verilerle) kirlenmekte. Öyle ki sadece 1 dakika gibi kısa bir sürede
YouTube’da 4,3 milyon, Google’da 3,7 milyon ve WhatsApp’da 38 milyon bilgi
akışı gerçekleşiyor. Bu milyonlarca bilginin arasında gerçek bilgiye ulaşmak
ise modern insanın hayatının en büyük sorunlarından biri.
“Post-Truth” kelimesi 2016
yılında Oxford sözlüğü tarafından yılın kelimesi seçildi. Sözlük anlamı ise
şöyle: “Nesnel hakikatlerin belirli bir konu üzerinde kamuoyunu belirlemede
duygulardan ve kişisel kanaatlerden daha az etkili olması durumu.” Yani özetle
toplumsal görüşlerin oluşmasında kişisel duyguların, bilimsel gerçeklerden daha
önemli hale gelmesi. Sözcükteki “Post” ön eki, önüne geldiği kelimenin önemsiz
bir zamana ait olduğunu vurguluyor. Bu manada kelimeye bir daha göz atarsanız
yalan yanlış bilgilerle dolu bir zamanı kastettiğini ve evet, o zamanın içinde
bulunduğumuzu anlarsınız. Bunun en önemli nedeni elbette sosyal medya. Bir
zamanlar sadece elit kesimin elinde olduğu internet şimdi neredeyse herkesin
ulaşabileceği bir mecra haline gelince kaynakların bolluğu, güvenilir kaynak
bulmayı zorlaştırdı. Meseleyi bir de sinirbilim açısından inceleyelim.
Beynimizin ön kısmında yer alan
“frontal korteks” bize mantıklı kararlar verdiren bilinçli kısmımızdır.
Beynimizin ortasında yer alan limbik sistem ise duygularımızı kontrol eden
merkezdir. Eğer ki bir konuda limbik sistem ve frontal korteks anlaşamazsa bu
anlaşmazlıkta frontal korteksin kazanma olasılığı sıfırdır. Biraz somutlaştırıp
bunu bir örneğe dökelim. Birçok bilimsel ödüle sahip bir bilim insanı düşünün.
Frontal korteksinin düzgün çalıştığına dair hiç şüphemiz yok. Bu bilim
insanının çocuğunun da içinde bulunduğu bir binada yangın çıksın ama bu öyle
bir yangın ki binada bulunan kişinin yaşama olasılığı yok. Frontal korteksi ona
diyecek ki: “Sakın içeri girme! Eğer içeri girersen sen de yanacaksın.” Limbik
sistem ise bunun üstüne: “İçeri gir çünkü o, senin çocuğun.” demesiyle birlikte
limbik sistem zaferini ilan eder ve o bilim insanı öleceğini bile bile içeri
girer.
Bilim tamamen frontal kortekse
dayalıdır. Duygularla yani limbik ile işi olmaz. Günümüz insanının ise frontal
korteksle kaybedecek vakti yoktur. Artık insanlar bir bilginin doğruluğunu
araştırmak yerine, o bilginin ne kadar popüler olduğuna bakıyor. Bu da bilim
için Post-Truth çağ demek. Bu nedenle yeni bilim insanlarının bu kadar gereksiz
bilgi arasında doğruya yönlendirebilmek için tek şansı var: Limbiğe dokunmak.
Artık grafiklerle, molekül isimleriyle işi olmayan bilim insanları yaptıkları
bilimsel çalışmaları hikayeleştirerek insanlara sunmalı. Ayrıca bilim
insanlarının popüler hale gelmesi de önemli bir unsur olarak karşımıza çıkıyor.
Ne demiş Namık Kemal: “Yalanın gücü doğrunun güçsüzlüğünden değildir. Yalan teşkilat kurmuştur. Doğru ise yalnızdır.”
Hayrunnisa Yüncü